Diworkz, her projeye özel olarak en uygun teknolojiyi seçmeyi ilke edinmiş bir ekip yapısına sahiptir.
Backend tarafında ağırlıklı olarak .NET (C#) kullanıyor, ihtiyaç halinde Node.js gibi alternatif çözümleri de projeye entegre edebiliyoruz. Mobil uygulamalarda Flutter ile cross-platform geliştirme yapıyor, native performansla hızlı teslimat sağlıyoruz.
Web tarafında ise Angular ve React başta olmak üzere modern frontend framework’leriyle kullanıcı dostu ve yönetilebilir paneller geliştiriyoruz.

Veritabanı seçiminde genellikle PostgreSQL tercih ediyor, performans gerektiren yapılarda Redis, Elasticsearch, RabbitMQ gibi bileşenlerle destek sağlıyoruz. Ayrıca ölçeklenebilir mikroservis altyapıları, API gateway katmanları, CI/CD entegrasyonları ve container teknolojileri (Docker, Kubernetes) gibi daha ileri düzey yapılarla da projeler inşa ediyoruz.

Kısacası Diworkz, sadece “hangi teknoloji?” sorusuna değil, “hangi iş için hangi teknoloji gerçekten gerekli?” sorusuna odaklanır.

Evet, Diworkz yalnızca yazılım geliştiren bir ekip değil; aynı zamanda stratejik teknoloji danışmanlığı sunan bir çözüm ortağıdır. Bir projenin başarısı, sadece kodun kalitesiyle değil, doğru teknoloji seçimleri, doğru mimari kararlar ve sürdürülebilir geliştirme süreçleriyle mümkün olur.

Bu nedenle yazılım geliştirme sürecinden önce, müşterilerimize:

• İhtiyaç analizi,

• Teknoloji seçimi,

• Mimari yapılandırma,

• Ekip planlama ve süreç tasarımı

gibi konularda danışmanlık sağlıyoruz. Ayrıca MVP ürün geliştirmeden kurumsal mimariye geçişe, yazılım ekiplerinin yeniden yapılandırılmasından performans ve güvenlik değerlendirmelerine kadar geniş bir yelpazede destek veriyoruz.

Danışmanlık hizmetlerimiz, projenin içinden bir ekip gibi çalışarak, yalnızca “nasıl yapılır” değil, “neden öyle yapılmalı” sorusuna da cevap verir. Çünkü bizce iyi bir çözüm, sadece çalışan değil; sürdürülebilir ve ölçeklenebilir olandır.

Proje teslim süresi, sadece tahmini bir tarih vermekle değil; doğru analiz, net kapsam ve gerçekçi planlama ile belirlenir. Diworkz olarak her projeye, “önce dinle, sonra planla” prensibiyle yaklaşırız. Teslim sürecini belirlerken önce ihtiyaçları modül bazlı olarak analiz ederiz.
Bu analizde şu sorulara birlikte yanıt ararız:

• Projenin kapsamı ne kadar net?

• Hangi modüller kritik öncelikte?

• Entegrasyon, 3. parti servisler ya da dışa bağımlılıklar var mı?

• Test, demo ve teslim aralıkları nasıl olacak?

Bu soruların ardından, yapılabilirlik analizine dayalı bir geliştirme takvimi hazırlarız.
Agile veya modüler iteratif süreçlerle çalıştığımız için, teslim süresini sadece bir tarih olarak değil, kontrollü bir akış planı olarak tasarlarız.

Kısacası, Diworkz’da proje teslim süresi; varsayımla değil, veriyle belirlenir.
Ve bu süre boyunca müşterimizle sürekli iletişimde kalır, her adımı birlikte gözden geçiririz.

Diworkz olarak projeyi sadece geliştirip teslim etmiyoruz; sizinle birlikte yürütüyoruz.
Bu nedenle iletişim, sürecin en kritik parçalarından biridir. Başlangıçta her proje için özel bir iletişim kanalı belirliyoruz (örneğin Slack, Microsoft Teams, Trello veya Jira), böylece ekipler arası bilgi akışı kesintisiz ve kayıtlı şekilde ilerliyor.

Projeye başlamadan önce birlikte bir iletişim frekansı belirliyoruz:

• Haftalık durum toplantıları

• Sprint demo sunumları

• Roadmap ve teslimat takvimi güncellemeleri

• Acil destek ya da canlı müdahale gerektiren durumlar için hızlı erişim

Ayrıca proje yönetiminde şeffaflık bizim için temel ilkedir. Sizin görebileceğiniz şekilde plan, task board ve iş takibi paylaşılır; böylece her adımda neyin, neden yapıldığı net olur. İş sadece bize ait değil, ortak sorumlulukla yürür.

Bunun yanında teknik olmayan ekiplerle de sade, anlaşılır ve karar verici dostu bir iletişim dili kurarız.
Çünkü teknik anlatmak değil, anlatılanı işe çevirmek bizim işimizdir.

Evet, çünkü her proje aynı değildir, aynı hızda büyümez, aynı önceliklerle ilerlemez.
Diworkz olarak tek tip hizmet sunmak yerine, projenin ölçeğine, hedef kitlesine ve kaynaklarına göre esnek çalışma modelleri geliştiriyoruz.

🔹 MVP (Minimum Viable Product) projelerinde odak noktamız, ürünü en kısa sürede test edilebilir hale getirmek. Bu tür yapılarda “hemen başlayalım” mantığıyla hızlı iterasyonlar, yalın modüller ve gereksiz gecikmelerden arındırılmış bir yol izliyoruz.
Amacımız: Ürünü sahaya çıkarmak ve geri bildirimle büyütmek.

🔹 Start-up projelerinde ise ölçeklenebilirlik, maliyet/performans dengesi ve yatırımcıya sunulabilirlik önceliklidir. Bu aşamada esnek teknoloji yığını, hazır altyapı entegrasyonları ve pivot ihtimaline açık bir yapı kuruyoruz. Start-up’lara teknik mentorluk ve roadmap desteği de sunuyoruz.

🔹 Kurumsal projelerde ise bambaşka bir ihtiyaç seti vardır: güvenlik, süreç uyumu, yasal sorumluluklar ve çoklu ekip koordinasyonu. Bu yüzden detaylı analiz, dökümantasyon, onay süreçleri ve SLA bazlı destek gibi bileşenlerle çalışıyoruz. Kurumsal yapıya uygun bakım planı, loglama altyapısı ve yetkilendirme sistemleri bizim için standarttır.

Kısacası, ister bir fikrin ilk satırı olun, ister onlarca kullanıcılı bir kurum; biz sizi bulunduğunuz noktadan alır, ihtiyaç duyduğunuz seviyeye taşıyacak yapıyla ilerleriz.